Bilimsel içerikli bilgilere sahip isen, ve bu bilgileri gelecek kuşaklara anlatma kavrama duygun var ise, ve ve bu duyguları bilimin gereklerine göre yapacak isen, öğretme budur… Öğretme, geçmişi temel alır, geleceği işaret eder… Geçmişte böyle öğreniliyor du ‘ yu, geçmişte böyle anlaşılıyorduyu anlatıp, bugünün gereklerini eğitim açısından anlatabilmektir…
Bu sitedeki tüm bilgiler sizleri aydınlatmak amaçlı olup tedavi niteliğinde değildir. Özel Yeni Berfin Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi yazılan yazılardan yola çıkarak uygulanan tedavilerdeki doğacak aksaklıklardan sorumlu tutulamaz..
Bir şeyi yapma ve başarma isteğinin meydana getirdiği içten gelen itici güç. Bireyin hareketlerinin arkasında bulunan psikoloji dilinde güdü adı verilen güçtür. Motivasyon davranışa enerji sağlayan organizmanın içindeki ve çevredeki güçler olarak tanımlanır. Harekete getirme, harekete sevk etme, isteklendirme. Kurumumuz motivasyon değerlerini ön planda tutmaktadır.
Bu sitedeki tüm bilgiler sizleri aydınlatmak amaçlı olup tedavi niteliğinde değildir. Özel Yeni Berfin Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi yazılan yazılardan yola çıkarak uygulanan tedavilerdeki doğacak aksaklıklardan sorumlu tutulamaz...
ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ (DİSLEKSİ-DYSLEXİA) NEDİR?
Öğrenme güçlüğü (disleksi), bir çocuğun zekası normal yada normalin üstünde olmasına rağmen dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma-yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir. Öğrenme güçlüğü çeken çocuklarda öğrenme ve algılama sorunu çocuğun doğumu ile başlar. Eğitim süreci içinde edinilemez. Yaşam boyu süren bir bozukluktur. Dil gelişimi ve kullanımı, konuşma, okuma-yazma, matematik becerilerini etkileyen bir sorun olduğu için, bireyin eğitimini, mesleğini, sosyal ilişkilerini, günlük aktivitelerini, benlik saygısını etkiler. Çocuğun zihinsel yeteneği olmasına rağmen, akademik açıdan gerilik göstermesi, öğrenme güçlüğünün en çarpıcı özelliğidir. Birçok çocuk için öğrenme güçlüğü okula başladıklarında ve akademik beceriler kazanımakta başarısız olduklarında göze çarpar.
Özel Öğrenme Bozuklukları:
– Beyindeki bazı farklılıklar nedeniyle öğrenme süreçlerinden bir veya bir kaçında aksama olmasıyla ortaya çıkar.
– Her çocuğun iyi olduğu yada zorlandığı alanlar vardır.
– Her çocuk kendine özgüdür.
– Görme işitme sorununa bağlı değildir.
Öğrenme Güçlüğü Görülme Sıklığı:
Farklı tanı ölçütleri nedeniyle çeşitli ülkelerde bildirilen oranlar çok farklıdır. (% 1-30) Erkeklerde daha sık görülmektedir. Literatürde Çin % 1, Venezüella % 3,3 olarak belirtilmektedir. Nedenleri: Kesin olarak nedeni bilinmemekle birlikte; olası nedenler:
1- Genetik Etmenler: Bazı araştırmalara göre öğrenme yetersizliği olan çocukların % 25-60’nda sorunun genetik olduğu bildirilmiştir. özel öğrenme güçlüğü olan çocukların anne babalarında benzer sorunlar olma olasılığı normal populasyondan 5-12 kat fazla, ikizlerde özel öğrenme güçlügü olma ihtimali yüksek (bir çocukta varsa diğerinde olma olasılığı yüksek) kardeşlerde benzer sorunların olma olasılığı yüksektir.
2- Beyin Hasarı: Hafif düzeyde hasarın öğrenme bozukluğuna, gelişimsel sapmaya, hiperaktiviteye neden olabileceği ileri sürülmektedir.
3- Nörolojik Fonksiyonlarda Bozukluk:
Öğrenme için gerekli olan aşamalardaki bozukluklar:
a) Input (Girdi): Gelen bilgilerin duyu organlarıyla beyine girmesi, algılanmasıdır. Bu aşamada bozukluktaki kişi harfleri ters algılayabilir. Örneğin: b’yi d, 6’yi 9, u’yu n gibi yada ‘çok’ yerine ‘koç’, ‘ev’ yerine ‘ve’, seslerde f-v, b-m karıştırma, sağ-sol karıştırma gibi.
b) işlem (Girdi): Gelen bilginin kaydedilip, organize edilmesi, anlaşılması, yorumlanmasıdır. Bu alanda sorun olması günlerin, ayların, alfabedeki harflerin yerlerinin karıştırılması gibi sorunlar yaşanabilir.
c) Bellek:Anlaşılan bilgilerin tekrar kullanılmak üzere depolanmasıdır. Öğrenme bozukluklarında daha çok kısa süreli bellek sorunları görülür.
d) Çıkış: Beynin depoladığı bilgiyi vücuda göndermesi, öğrenmedir. Özel öğrenme bozukluğu, disleksisi olan çocuk kendini ifade ederken, okurken, yazı yazarken, ip atlarken güçlükler yaşar.
Öğrenme Güçlüğü Belirtileri:
Okul öncesi dönem belirtileri:
-Dil gelişiminde gecikmeler, konuşma bozukluğu (yanlış telaffuz, kelime dağarcığının yavaş gelişmesi…vb. )
-Zayıf algısal- bilişsel yetenekler
-Zayıf kavram gelişimi
– Yetersiz motor gelişim (öz bakım becerilerinde güçlük, sakarlık, çizim becerilerinde sorun)
– Bellek ve dikkat problemi (sayıları, alfabeyi, haftanın günlerini öğrenmede güçlük) Okul dönemine ilişkin belirtiler:
– Akademik başarı, okul başarısı yaşıtlarına ve zekasına oranla düşüktür. Bazı derslerde başarısı normal yada normal üstü iken bazı derslerde düşüktür. – Okuma becerisi, okuma hız ve niteliği açısından yaşıtlarından geridir. Harf-ses uyumu gelişmemiştir. Bazı harflerin seslerini öğrenemez harfin şekli ile sesini birleştiremez.
– Yazma Becerisi, yaşıtlarına oranla el yazısı okunaksız ve çirkindir, sınıf düzeyine göre yazı yazması yavaştır, yazarken bazı harf ve sayıları, kelimeleri ters yazar, karıştırır b-d, m-n, i-i, 2-5, d-t, g-g, g-y, ve-ev gibi, yazarken bazı harfleri, heceleri atlar yada harf/hece ekler, sınıf düzeyine göre yazılı imla ve noktalama hataları yapar. Küçük-büyük harf, noktalama, hece bölme hataları, yazarken kelimeler arasına hiç boşluk bırakmaz yada bir kelimeyi iki-üç parçaya bölerek yazar. Örneğin (Ka lem), (ya pa bil mek) gibi.
– Aritmetik Beceriler, aritmetikte zorlanır, dört işlemi yaparken yavaştır, parmak sayar, yanlış yapar, problemi çözüme götürecek işleme karar veremez, sayı kavramını anlamakta güçlük çeker, bazı aritmetik sembolleri öğrenmekte zorlanır, karıştırır, sınıf düzeyine göre çarpım tablosunu öğrenmekte geridir.
– Çalışma Alışkanlığı, ev ödevlerini almaz, eksik alır, ev ödevlerini yaparken yavaş ve verimsizdir, ders çalışırken yavaş ve verimsizdir, ders çalışırken sık sık ara verir, çabuk sıkılır.
– Organize Olma Becerisi, odası, çantası, eşyaları ve giysileri dağınıktır. Defter ve kitaplarını kötü kullanır ve yırtar, yazarken gereksiz satır atlar, boşluk bırakır, sayfanın belirli bir kısmını kullanmaz, zamanını ayarlamakta güçlük çeker, düşüncelerini organize edemez.
– Oryantasyon (yönetim) becerileri, sağ- sol karıştırır, yönünü bulmakta zorlanır, doğu-batı, kuzey-güney kavramlarını karıştırır. Alt-üst, ön-arka kavramlarını karıştırır, zamana ilişkin kavramları (dün-bugün önce-sonra gibi) karıştırır. Gün ay, yıl, mevsim kavramlarını karıştırır. Saati öğrenmekte zorlanır.
– Sıraya koyma becerisi, haftanın günlerini, ayları, mevsimleri doğru saysa bile aradan sorulduğunda (*****adan önce hangi gün gelir, marttan sonra hangi ay gelir, haftanın dördüncü günü hangisidir gibi) yanıtlamakta zorluk çeker, yada yanlış yanıtlar.
– Sözel ifade becerisi, duygu ve düşüncelerini sözel olarak ifade etmekte zorlanır. Serbest konuşurken düzgün cümleler kuramaz, heyecanlanır, takılır, şaşırır, sınıfta sözel katılımı azdır, bazı harflerin seslerini doğru olarak telaffuz edemez.
– Motor Beceriler, Top yakalama, ip atlama gibi hareket ve oyunlarda yaşıtlarına oranla başarısızdır. Sakardır, düşer, yaralanır, istemeden bir şeyler kırar. Çatal-kaşık kullanmakta, ayakkabı-kravat bağlamakta zorlanır, ince motor becerilere dayalı işlerde (düğme ilikleme, makas kullanma, boncuk dizme gibi) zorluk çeker).
Öğrenme güçlüğü eğitimi Özel öğrenme güçlüğünün en önemli tedavisi eğitimdir. Bu eğitim okulda verilen eğitimden farklıdır. Çocuk normal bir okulda eğitimine devam ederken bireysel yada gurup halinde özel bir eğitime alınır. Dislektik çocukların eğitimlerinde görsel, işitsel, dokunma ve kinestetik algının geliştirilmesini, dikkat ve bellek, ardışıklık yeteneklerinin artırılmasını, motor koordinasyon becerilerinin geliştirilmesini içermektedir. Ayrıca dinleme, konuşma, okuma-yazma (dil) becerilerinin geliştirilmesi, kavram ve düşünme süreçlerinin gelişiminin desteklenmesinin bu süreç eğitimi içerisinde yer almaktadır.
Öğrenme güçlüğü tedavisi:
Özel öğrenme güçlüğü disleksiyi tamamen ortadan kaldıracak bir ilaç tedavisi yöntemi bulunmamaktadır. Ancak öğrenme sorunun yanı sıra dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik, depresyon, kaygı bozukluğu gibi başka psikiyatrik bozukluklarda soruna eşlik ediyorsa bu sorunların ilaçla tedavisi düşünülmelidir. Tedavi ayrıntıları için Öğrenme Güçlüğü Test Çocuğunuzda öğrenme güçlüğü olup olmadığına dair testler özel eğitim ve rehabilitasyon merkezimizde yapılmaktadır. Test sonucunda bu konuda bir çalışma gerektiği öngörülürse ilgili kurumların raporlarına göre konu hakkında eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerini konusunda uzman personelimizle vermekteyiz.
Öğrenme bozukluğu olan çocukların özellikleri:
– Zeka düzeyi
– Aktivite düzeyi
– Dikkat sorunları
– Koordinasyon sorunu
– Görsel algı sorunları
– Görsel figür-zemin ayırt etmede güçlük çekerler.
– İşitsel algı sorunları (işitsel figür- zemin ayırt etme zorluğu vardır. TV izlerken kapı zilini duymamak gibi.
– İşitsel hafızaları zayıftır.
– Dil problemleri
– Organizasyon bozukluğu
– Oryantasyon sorunları
– Zaman sorunu
– Sosyal-duygusal davranış sorunları
– Akademik beceri bozuklukları
Öğrenme güçlüğü ve beslenme ilişkisi :
Disleksisi olan çocuklara omega-3 alımı çok önemlidir. Haftada 2-3 kez balık tüketimi önerilmektedir. Balıkların yağ asitlerinden en iyi şekilde faydalanabilmek için Devamı… Dahi Hastalığı Disleksi Öğrenme bozukluğu denilen disleksi, doğru tanımlanamadığı zaman, bu çocuğun dünyasını karartabilir.
Daha fazla ayrıntı için TIKLAYINIZ...
Özel Yeni Berfin Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi, öğrenme güçlüğü ile ilgili olarak, eğitim ve öğretim çalışmaları yapmaktadır. Bir sorununuz varsa lütfen 24 saat aramaktan çekinmeyin. Kurumumuz, rehber öğretmeni, alan öğretmenleri, sınıf öğretmenleri ve uzman öğreticileriyle her zaman size yardımcı olamaya hazırız. Lütfen iletişim sayfamızı ziyaret ediniz.
Zihinsel Engelliler Tanımı ve Özellikleri:
Zihinsel işlevler bakımından ortalamanın iki standart sapma altında farklılık gösteren, ve Özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine ihtiyaç duyan bireydir.
Zihinsel işlevler bakımından ortalamanın iki standart sapma altında farklılık gösteren, buna bağlı olarak kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde eksiklikleri ya da sınırlılıklar olan, bu özellikleri 18 yaşından önceki gelişim döneminde ortaya çıkan ve Özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine ihtiyaç duyan bireydir.
Hafif Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerinde hafif düzeydeki yetersizliği nedeniyle Özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine sınırlı düzeyde ihtiyaç duyan bireydir.
Orta Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki sınırlılık nedeniyle temel akademik, günlük yaşam ve iş becerilerinin kazanılmasında Özel eğitim ile destek eğitim hizmetlerine yoğunşekilde ihtiyaç duyan bireydir.
Ağır Düzeyde Zihinsel Yetersizliği Olan Birey: Zihinsel işlevler ile kavramsal, sosyal ve pratik uyum becerilerindeki eksiklikleri nedeniyle öz bakım becerilerinin öğretimi de dahil olmak üzere yaşam boyu süren, yaşamın her alanında tutarlı ve yoğun Özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey olarak tanımlanmaktadır.
Zihinsel Yetersizliği Olan Bireylerin özellikleri:
Dikkat: Zihinsel yetersizliği olanlarda dikkat problemleri yaygın olarak görülmektedir. Bireylerin öğrenme problemlerinin önemli bir bölüm dikkat problemlerinden kaynaklanmaktadır. Genel olarak dikkatleri dağınık ve kısa sürelidir.
Bellek: Zihinsel yetersizliği olan bireylerin pek çoğu hatırlamada güçlük çeker. Görsel ve işitsel algılar zayıftır. Bellekle ilgili yaşadıkları en önemli problem öğrendikleri bilgileri kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarmada yaşamalarıdır. Genelleme yapmakta zorlanırlar, kazandıkları bilgileri ilişkilere göre gruplamada güçlük çekebilirler. Zihinsel yetersizliği olan bireylerin yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında kendilerini düzenleme (tekrarlama, gruplandırma, ilişkilendirme) stratejilerini daha az sıklıkta kullandıkları görülmektedir.
Öğrenme: Akranları gibi öğrenebilir ve öğrenmeye devam ederler. Akranlarından temel farklıar öğrenmenin hızındadır, öğrenme hızları daha yavaştır.
Dil gelişimi: Zihinsel yetersizliği olan bireyler dil ve konuşmayı zihinsel yetersizliği olmayan bireylerin geçtiği basamaklardan geçerek edinirler. Ancak bu basamaklardan geçiş hızları daha yavaştır. Dil ve Konuşma gelişimindeki sorunlar ile kendini düzenleme (tekrarlama, gruplandırma, ilişkilendirme) problemleri arasında yakın bir ilişki vardır. Çünkü birçok kendini düzenleme stratejisi dile dayalıdır.
Akademik Başarı: başarısızlıklar daha çok okuma-yazmada, okuduğunu anlamada, temel aritmetik becerileri kazanmada ortaya çıkmaktadır. Soyut kavramları somut kavramlara göre daha zor öğrenirler.
Sosyal gelişim: Zihinsel yetersizlik gösteren bireylerde çeşitli sosyal problemlere rastlanmaktadır. Sosyal ilişkilerinde kendilerini grupta kabul ettirecek becerileri azdır. Arkadaşlık etmede sıklıkla problem yaşarlar. Benlik kavramları genellikle zayıftır.
Psikomotor gelişim: Genel olarak bu bireylerin fiziksel gelişimleri (boy-kilo) ise yaşıtlarının gelişimi ile tutarlılık gösterebilmektedir. Zihinsel yetersizliği olan bireyin, sahip olduğu yetersizliğin derecesi arttıkça yukarıda belirtilen alanlarda yaşadığı güçlüklerin derecesi de artmaktadır.
Daha fazla ayrıntı için TIKLAYINIZ...
Kurumumuz, rehber öğretmeni, alan öğretmenleri,sınıf öğretmenleri ve uzman öğreticileriyle her zaman size yardımcı olamaya hazırız. Lütfen iletişim sayfamızı ziyaret ediniz.
BEDENSEL YETERSİZLİĞİ OLAN BİREYLERİN DESTEK EĞİTİM DÜZEYİ:
Program, doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle, kaba ve/veya ince motor gelişim becerileri ve günlük yaşam aktiviteleri olumsuz etkilenmiş, bu nedenle fonksiyonel hareket yeteneği ve aktiviteleri kısıtlanmış her yaştaki bireylerin gelişimsel özellikleri dikkate alınarak hazırlanmıştır.
PROGRAMIN GENEL AMAÇLARI
Bu program ile bireylerin; Normal motor gelişim basamaklarındaki becerileri kazanmaları, Duruş (postür) ve hareket ile ilgili bozukluklarını en aza indirmeleri , Kaba ve ince motor becerilerini geliştirmeleri, günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız hareket edebilme becerileri kazanmaları, Bacak ve kollarını fonksiyonel bir şekilde kullanmaları, Düzgün duruş ve hareket için gerekli duyu, algı, bilişsel ve motor Bütünlüğünü sağlamaları, Transfer ve yer değiştirmeye ve ilerlemeye yönelik (ambulasyon ) hareketlerini geliştirmeleri, Yardımcı cihaz, araç gereç ve ekipman kullanma becerisi geliştirmeleri, gelişim basamaklarına uygun davranma becerisi geliştirmeleri, Hareket yeteneğinin yanı sıra bilişsel, duyusal, psikolojik ve sosyal Bütünlüğü geliştirmeleri beklenmektedir.
PROGRAM İLE İLGİLİ AÇIKLAMALAR
Modüllerde yer alan kazanımlar,”Bedensel Engelli Bireyler Destek eğitim Programı”nın genel amaçlarına ulaşmayı sağlayacak nitelikte belirlenmiştir. Bedensel engelli bireylerin Tanılanmış bedensel yetersizliğine ek olarak başka bir yetersizliğinin olması halinde, (zihinsel, Görme, işitme vb. ) sahip olduğu ek yetersizlik alanındaki programlara ait Modüllerden birey için uygun kazanımlar belirlenerek bireysel ve/veya grup eğitim Programına dahil edilmelidir. Bedensel Engelli Bireyler Destek Programı; bedensel engelli bireylerin toplumsal kaynaklardan diğer bireylerle birlikte eşit şartlarda yararlanmalarına olanak sağlamak amacıyla, uygulama aşamasında belirtilen amaca hizmet etmeli ve gerçek hayatla uyumlandırılarak yürütülmelidir. Uygulayıcı, Modüllerin ihtiyaç duyulan aşamalarında bireyle birlikte sosyal yaşam alanlarında (oyun ve park alanları, çarşı-pazar, sinema-tiyatro salonları, toplu taşıma araçları.) mutlaka kazanılan becerilerin uygulamalı olarak gerçekleştirimesini sağlayan eğitim faaliyetlerine yer vermelidir. Ayrıca bireyin ev ortamı mutlaka değerlendirilerek ev içindeki bağımsızlığını destekleyici ve artırıcı, aile ve engelli bireyin günlük yaşam aktivitelerini kolaylaştırıcı düzenlemelerin yapılması ve program ile elde edilen kazanımların ev ortamında da sürdürülmesi sağlanmalıdır. Bedensel Engelli Bireyler Destek eğitim Programı’nı oluşturan Modüller, bireylerin sahip olduğu yetersizlik alanlarına yönelik hazırlanmıştır. Modüller arasında gelişimsel basamaklara göre bir sıralama söz konusu olmasına rağmen modüller her zaman birbirinin ön koşulu değildir. Örneğin,”Emekleme ve Dizüstü”nü başaramayan bireyin gelişim özellikleri ve ihtiyaçları göz önünde bulundurulduğunda, daha sonraki “Ayakta Durma”modülüne geçmesi söz konusu olabilir. Yine bireyin ihtiyaçlarına göre aynı anda birden fazla programa dahil edilebilir. Kazanımlardan ölçüt toplamının %50’sini gerçekleştirilebilen birey bir sonraki modüle geçebilir. Ancak bireyin alt modülde başaramadığı kazanımların; almakta olduğu yeni ile birlikte sürdürülmesi gerekir. Program Modüllerinde yer alan kazanımların gerçekleşebilmesi için eğitim sürecinde de belirtilen gerekli araç gereç ve donanımlar sağlanmalıdır. Bedensel Engelli Bireyler Destek eğitim Programı kapsamında destek eğitim hizmeti veren kurum; Rehberlik ve Araştırma Merkezi, Bireyin devam ettiği örgün / yaygın eğitim kurumu, Birey eğer tedavi görüyorsa ilgili sağlık kuruluşu, eğer çalışıyorsa işveren, Genel ve yerel yönetimler ile gerek duyulduğu durumlarda iş birliği içinde çalışmalıdır. Bedensel Engelli Bireyler Destek eğitim Programı’nda yer alan Modüllerin uygulanması sırasında kazandırılması gereken fonksiyonel becerilerin bireysel farklılıklara göre adaptasyonu gereklidir. Programdaki ilerlemeler, fonksiyon ve hareket kayıp kişiden kişiye değişen oran ve özelliklerine göre düzenlenmelidir. Bedensel engelli çocuklarda motor, duyu, algı ve iletişim problemleri farklı seviyelerde ortaya çıkar ve rehabilitasyon yaklaşımlarına cevaplar da değişim gösterir. Bu Programın, bedensel engelli bireylerin ihtiyaçları doğrultusunda ve belki de her ders saatinde değişmesi veya tekrar edilmesi gerekebilir. Örneğin; ağır kas kasılmaları olan bir çocukta bu kasılmaların şiddeti günden güne farklılık göstereceğinden o gün içinde yapılacak uygulamalar da farklılık gösterebilecektir. Kazandırılması hedeflenen fonksiyonel beceriler, özrün şiddetine bağlı olarak değişeceğinden, her çocukta bireysel hedefler gündeme gelmekte ve hedeflere ulaşmak için gerekli zamanın kesin olarak bilinmesi mümkün olmamaktadır. Ayrıntılı olarak yapılacak değerlendirmeyi izleyerek oluşturulacak program, bireysel hedefler göz önünde bulundurularak hazırlanmalıdır. Bireysel uygulamaların yanı sıra benzer özür grubunda ve fonksiyonel beceriler yönünden aynı düzeydeki bireyler gerekiyorsa grup eğitimine alınmalıdır. Bireylerle yapılacak çalışmalar sırasında verilen yönergelerin kısa, net ve anlaşılır olması, performansın artırılmasın sağlayacaktır.
Bedensel Engelli Bireyler Destek eğitim Programı dhilinde verilecek sosyal ve kültürel faaliyetler; aile katılımını içeren, bireyin sosyal gelişimini sağlayan, toplumsal farkındalık yaratan, kültürel gelişimini destekleyen, toplum kaynaklarını engelli bireyin yararına kullanmayı sağlayan faaliyetler olmalıdır. Bedensel Engelli Bireyler Destek eğitim Programı’nın uygulanmasından sorumlu personel ve kurum idaresinin uygun Görmesi hlinde kurum dışından danışma amacıyla destek almak alınacak ait uzman (Üniversitenin ilgi BÖLÜM/ana bilim dalından en az lisans düzeyinden mezun olan, alanında en az be yıl tecrübe sahibi olan) istenebilir. Bu uzman, asla zorunlu personel statüsünde olmadığı için imza yetkisine sahip değildir. Destek alınacak uzman, engelli bireyle Programın uygulanmasında yer almayacak; uygulayıcılara, kurum personeline ve/veya ailelere katkı sağlayacaktır. Bedensel engelli bireyler destek eğitim Programı, genel amaçlara ulaşmayı sağlayacak çeşitli Modüller ve bu Modüllere yönelik kazanımlardan oluşmaktadır. Her bir de bireylerde ulaşılması beklenen kazanımlar, içerik, açıklamalar ve ölçme değerlendirme bölümleri yer almaktadır. Modüllere ayrılacak süreler Modüllerde belirtilmekle birlikte, Programın toplam süresi, bireyin yaşından bağımsız olarak motor performansındaki kazanımlara göre belirlenecek ve düzenli aralıklarla yapılacak değerlendirmeler ile bu sürede şekillenecektir.
Daha fazla ayrıntı için TIKLAYINIZ...
Özel Yeni Berfin Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezimizde, Fizyoterapistlerimizle çocuk ve gençlerimize yönelik fizyoterapi hizmeti verilmektedir.
İşitme kaybı, doğuştan veya sonradan olan problemler nedeniyle işitme duyarlılığında meydana gelen azalmadır. İşitme engeli ise, işitme duyarlılığındaki azalmanın bireyde ortaya çıkardığı yetersizlikler durumudur. İşitme engeli olan birey, işitme yoksunluğu nedeniyle öğrenmeye en uygun yaşlarda, konuşma ve dili öğrenme fırsatını kaçırmakta ve hem anlama hem de konuşma becerilerinde sorunlar yaşamaktadır. Konuşma ve dil sorunlarına bağlı olarak da bilişsel, motor koordinasyon, duygusal-sosyal, eğitim-öğretim, mesleki ve toplumsal alanlarda da güçlük çekmektedirler.
İşitme engelli bireyin dil ve konuşma gelişimini etkileyen farklı faktörler bulunmaktadır:
İşitme kaybı ile ilgili etkenler: İşitme kaybının tipi, derecesi, şekli ve nedeni gibi.
İşitme ile ilgili sunulan odyoloji hizmetlerine bağlı etkenler: İşitme kaybının tanılandığı yaş ile işitme cihazının kullanılmaya başlandığı yaş, işitme kaybına uygunluğu ve ayarlanması, tam gün sürekli kullanılması, etkin kullanımı, kullanıldığı eğitim ortamlarında akustik düzenlemenin yapılması ve işitme kaybının belirli aralıklarla odyolojik yönden değerlendirilmesi ve yeni teknolojik cihazların denenmesi gibi.
Sunulan genel eğitim ve özel eğitim hizmetlerine bağlı etkenler: Tanı ve cihazlandırma ile başlayan aile eğitimi ve danışmanlık hizmetleri, erken eğitim ile kritik dönemin değerlendirilmesi, yaşıtları ile birlikte oyun fırsatlarının sağlanması, işitme kaybına ve bireyin özelliklerine uygun düzeyde ve hızda gelişim sağlanıp sağlanmadığına ilişkin eğitsel değerlendirme gibi.
Birey ile ilgili etkenler: Bireyin yaşı, cinsiyeti, kişilik özellikleri, bilişsel düzeyi, öğrenme stili ve ek engeli olup olmaması gibi.
Aile ile ilgili etkenler: Ailenin çocuk yetiştirme tutumları, engeli kabul düzeyi, iletişim tarzı, disiplin tarzı, sosyo-ekonomik düzeyi, eğitim ve kültürel düzeyi, bireyle ilgili eğitim planlanmasına ne düzeyde katılabildiği, evde bireyle ilgili eğitimi ne düzeyde uygulayabildiği, bireye çevreyi ve dünyayı tanımasına yardımcı olabilecek nitelikli yaşantıları ne oranda sağlayabildiği gibi.
İşitme Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı ile bireylerin:
1-İşitme kalıntısını en üst düzeyde kullanmaları, İşitsel algı becerilerini kullanarak yaşıtları düzeyinde dil ve konuşma becerisi geliştirmeleri,
2- İletişim becerilerini geliştirerek günlük yaşamda kullanmaları,
3- Okuduğunu anlama ve okuma yazma becerilerini geliştirmeleri,
4- Temel matematik becerilerini kazanmaları,
5- Akıl yürütme becerilerini geliştirmeleri beklenmektedir.
Daha fazla ayrıntı için TIKLAYINIZ...
****Bir sorununuz varsa lütfen 24 saat aramaktan çekinmeyin. Kurumumuz, deneyimli işitme öğretmeni ve usta öğreticileriyle her zaman size yardımcı olamaya hazırız. Lütfen iletişim sayfamızı ziyaret ediniz.
Görme yetersizliği, görme gücünün kısmen ya da tamamen yetersizliğinden dolayı bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumunu ifade etmektedir.
Yasal ve eğitsel tanım olarak bu durum ikiye ayrılır:
1- Görme engeli olan birey, görme yetersizliğinden çok ağır derecede etkilenir, mutlaka kabartma yazının (Braille alfabesi) ya da konuşan kitapların kullanımına ihtiyaç duyar.
2- Az gören birey ise, büyütücü araçlar yardımıyla ya da büyük puntolu yazılı materyal ile okuyabilir.
Doğuştan görme engelli olan bireyler, ayakta dururken ya da otururken ileriye ya da geriye sallanma, (yüzünün önünde) parmaklarını ya da ellerini sallama, parmakları ile gözlerini ovuşturma gibi amaç dışı hareketler gösterebilir. Görme engelli bireylerin kavramsal gelişimde ya da bilişsel yeteneklerinde gecikme gözlenebilir, özellikle soyut düşünmeyi gerektiren becerilerde daha başarısız olabilirler. Bu bireyler görme yetersizliğinden kaynaklanan eksikleri diğer duyu organlarını kullanarak telafi etmeye çalışırlar, dikkat yoğunlaştırma, ince ayrıntıları fark etme yetenekleri gelişmiştir. Sosyal faaliyetlerle ve müzikle ilgilidirler. Bedensel ve zihinsel gelişimlerinde ise farklılık vardır. Bağımsız hareket edebilme becerileri sınırlıyken algısal motor ve bilişsel gelişimde gecikme görülebilir. İletişim kurarken yüz ifadesini değiştirmede güçlük çekebilirler ve gören bireylerle konuşurken ilgisizmiş gibi görünebilirler.
Görme Engelli Bireyler Destek Eğitim Programı ile bireylerin,
-Temel yaşam becerileri kazanmaları,
-Bağımsız hareket edebilmeleri,
-Sosyal gelişimlerini sağlamaları,
-Bilişsel hazırlık ve akademik becerilerini geliştirmeleri,
-Günlük yaşam, özbakım becerileri kazanmaları,
-Görsel, dokunsal ve işitsel algı ile ilgili becerileri geliştirmeleri,
-İletişim becerilerini geliştirmeleri beklenmektedir.
Daha fazla ayrıntı için TIKLAYINIZ...
Yaygın Gelişimsel Bozukluk (YGB) (ya da son dönemlerde eş anlamlısı olan adı Otizm Spektrum Bozuklukları, OSB), sosyalleşme ve iletişim gibi çoklu temel fonksiyonların gelişmesinde gecikmeleri de içeren bir spektrum bozukluğudur. Erken çocukluk döneminde başlayıp, sosyal etkileşim, dil gelişimi ve davranış alanlarında yetersizliklere sahip olma durumudur. Davranış sorunları, yineleyici, sınırlı ilgi ve davranışları kapsamaktadır. Bu durumlar ise gelişimin birçok alanını etkileyerek kalıcı ve süreğen işlev bozukluklarına yol açabilmektedir.
Yaygın gelişimsel bozukluk (YGB) veya yaygın gelişimsel bozukluk ileri düzeyde ve karmaşık bir beyin gelişim yetersizliği olarak tanımlanabilecek bir grubu içinde bulunduran genel bir terimdir. Bu bozukluklar değişen derecelerde sosyal etkileşim, sözel ve sözsüz iletişim ve tekrarlayıcı davranış zorluklarıyla karakterize edilir. Bu grupta yer alan bozukluklar ;
Otistik bozukluk,
Rett sendromu,
Çocukluğun dezintegratif bozukluğu,
Yaygın gelişimsel bozukluk-başka türlü adlandırılamayan (YGB-BTA) ve Asperger sendromu sayılabilir.
Asperger sendromu (ASD) zihinsel engellilik, motor koordinasyon güçlüğü ve dikkat, uyku bozuklukları ve gastrointestinal rahatsızlıklar gibi fiziksel sağlık sorunları ile ilişkili olabilir. Bazı ASD lilerin görsel becerileri, müzik, matematik ve sanat yetenekleri mükemmel olabilir. Otizmin kökleri çok erken beyin gelişiminde gibi görünüyor. Ancak otizmin en belirgin belirtileri 2 ile 3 yaş arasında ortaya çıkmaktadır. Sonuçları kanıtlanmış davranışçı terapiler ile erken müdahale, erken tanı için etkili yöntemler otizmin belirtilerinin hafifletilmesinde çok ciddi bir öneme sahiptir.
OTİZM: Otizm yukarıda sayılan dört gelişimsel bozukluktan biridir. Her bin doğumdan bir veya ikisinde görülür. Dünya sağlık örgütü raporuna göre Türkiye’de yaklaşık 100 bin otizmli çocuk vardır.
Otizmin nedenleri nedir?
Kısa bir zaman önce bu sorunun cevabı “nedeni hakkında hiçbir fikrimiz yok” olurdu. Fakat artık bu soruya farklı cevaplar verebiliyoruz. En önemlisi şu ki otizmin tek bir nedeni yok ve yine aynı şekilde tek bir çeşit otizm yok. Son beş yıldır, bilim adamları nadir gen değişiklikleri ya da mutasyonları otizm ile ilişkilendirmektedir. Otizm vakalarının çoğunda erken beyin gelişimini etkileyen, genetik ve çevresel faktörlerin bir arada otizme neden olduğu görünür. Gebelik sırasında ebeveyn yaşı (anne ve baba her ikisi de), özellikle gebelik sırasında maternal hastalık, doğum sırasında oksijen yoksunluğu gibi bazı zorluklar bebeğin beyin gelişimini değiştirebilir. Bu faktörlerin etkisiyle gelişen otizme ebeveynin neden olmadığını bilmek önemlidir. Aksine, bu çevresel koşullar genetik risk faktörleri ile kombinasyon halinde olunca otizm riskini artırmaktadır. Araştırmalar yapıldıkça çeşitli nedenler ortaya çıkmaktadır. Mesela son araştırmalar giderek artan bir şekilde anne adayının gebelikten önce ve sonra folik asit açısından zengin bir diyetle (en az 600 mg günde) veya folik asit içeren vitamin alarak veya yiyerek otizmli bir çocuğa sahip olma riskini azalttığını göstermektedir.
Otizm nasıl teşhis edilir?
Aşağıdaki listede çocuğunuzun bir otistik spektrum bozukluğu için risk altında olduğunu işaret edecek belirtiler yer almaktadır. Çocuğunuz aşağıdakilerden herhangi birini sergiliyorsa, bir değerlendirme yapması için çocuk doktoruna ya da psikoloğuna gitmelisiniz:
- Altı ay ve sonrasında hiçbir gülümseme veya diğer sıcak, neşeli ifadeler yoksa
-Dokuz ay ve sonrasında seslere, gülümsemelere veya diğer yüz ifadelerine tepkisi yoksa
-12 aylıkken babıldamaları yoksa
-12 aylıkken jestleri taklit etmiyorsa
-16 aylıkken hiçbir kelimesi yoksa
-24 aylıkken iki kelime den oluşan anlamlı cümle öbekleri kurmuyorsa
-Her yaşta konuşma ya da sosyal becerilerden herhangi birinin kaybı varsa.
Otizm Nasıl Tedavi Edilir ?
Her otistik çocuk veya yetişkin benzersizdir ve kendine has özellikleri vardır. Bu nedenle her otizm müdahale planı çocuğun özel ihtiyaçlarına yönelik geliştirilmelidir. Tedavi davranışsal tedaviler, ilaçlar veya her ikisini de içerebilir. Birçok otizmli kişi, uyku bozuklukları, nöbetler ve gastrointestinal (Gİ) sıkıntı gibi ek tıbbi şikâyetler de taşır. Bu koşullar öğrenme ve dikkat becerilerini de etkilemektedir. Tedavinin en önemli kısmı erken ve yoğuneğitim müdahalesidir. Aileyle yakın çalışacak profesyonel bir ekiple çalışmak, çocuğu eğitirken aileyi de bu eğitimin içine katmak çok önemlidir. Bazı erken müdahale programlarında terapistler eğitim için eve gider. Diğer programlar özel bir eğitim merkezi, sınıf veya okul öncesi eğitimle devam eder. Uygun bir eğitim programı tipik olarak farklı müdahaleleri destekler, çocuğun sosyal ve öğrenme becerilerini geliştirir ve kazandırır. Örneğin, otistik çocukların okula giderken, hedeflenen sosyal beceri eğitimi ve öğretimi için özel yaklaşımlardan yararlanılır. Otistik Ergenlerin bağımsız bir yetişkinlik yaşamı olabilmesi için eğitim ve istihdam olanakları yaratılmalıdır. Erken eğitim müdahale programları hangileridir ? Bilimsel çalışmalar erken eğitim müdahalelerinin yararını kanıtlamıştır. Bunlardan başlıcası Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) dir. Bilimsel çalışmalar erken yoğun davranışsal müdahalenin otistik küçük çocuklarda öğrenme, iletişim ve sosyal becerileri geliştirdiğini ortaya koymuştur. Erken müdahalenin sonuçlarını değişir iken, bundan bütün çocuklar yararlanabilir. Tüm iyi erken müdahale programlarının belli ortak özellikleri vardır. Bunlar şunlardır:
√ Haftada en az 25 saat çocuk için yapılandırılmış eğitim/ terapötik faaliyetler yer almalıdır.
√ Yüksek eğitimli terapistler ve / veya öğretmenler müdahale etmelidir. İyi eğitilmiş, otizmin tedavisi konusunda uzman ve deneyimli bir profesyonel ekip gözetiminde müdahale çocuğa yardımcı olabilir.
√ Tedavi/eğitim çocuğa özel ve iyi tanımlanmış öğrenme hedefleri olmalı ve bu hedeflere ulaşmada çocuğun ilerleme durumu düzenli olarak değerlendirilmeli ve kaydedilmelidir.
√ Müdahale otizmden etkilenen çekirdek alanlara odaklanmalıdır. Bunlar sosyal beceriler, dil ve iletişim, taklit, oyun becerileri, günlük yaşam ve motor becerileri içerir.
√ Programın içeriğinde akranları ile etkileşim olanakları olmalıdır.
√ Programda bir doktor, konuşma-dil terapisti ve uğraşı terapisti de içeren multidisipliner bir ekip olmalıdır.
Otizm tanısı alan bir çocuk daha sonra bu spektrumdan çıkabilir mi ?
Bilimsel çalışmalar ve gözlemler göstermektedir ki otizmden çıkma veya ilerleme gibi bir durum bazı koşullarda çok nadir olarak olabilmektedir. Çocuklukta otizm tanısı yanlış konulmuşsa ya da başarılı bir eğitim ve tedavi sonrasında artık tam olarak otizm kriterlerini karşılamıyorsa veya belirtiler hafiflediyse bu otizmden çıkmak ya da ilerlemek olarak adlandırılabilir. Ya da çocuğun zamanla IQ, dil, sosyal uyum testlerinden, okulsınavlarından iyi sonuçlar aldığını görürüz. Ama bu testlerden veya sınavlardan iyi sonuçlar alması otizmden çıktığı anlamına gelmez. Otizm tanılı bir çocuk zamanla dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete bozukluğu ya da asperger sendromu gibi nispeten yüksek işlevli formuyla karşımıza çıkabilir. Şu anki bilgilerimizle çocuğun gelecek yıllarda nasıl bir gelişim ve değişim göstereceğine dair bir tahminde bulunamıyoruz.
Asperger Sendromu ( ASD) Nedir?
Asperger sendromu spektrum “yüksek fonksiyonlu” ucunda olduğu düşünülen bir yaygın gelişim bozukluğu (YGB) ‘dir. Aspergerli çocuk ve yetişkin sosyal etkileşimlerde zorluk ve tekrarlayıcı davranışlar sergilemektedir. Motor gelişim gecikebilir sakarlık veya koordinasyonsuzluk gibi sonuçlara neden olabilir. YGB’nin diğer formları (otizm, rett, dezintigratif, A tipi bozukluklar gibi) etkilenenler ile karşılaştırıldığında, Asperger sendromu olan çocukların dil veya bilişsel gelişiminde çok ciddi gecikmeler ve zorluklar yoktur. Hatta bazıları kendi özel ilgi alanlarıyla ilgili kelimeleri yaşıtlarından daha erken öğrenebilirler.
Aşağıdaki davranışlar Asperger sendromu ile ilişkilidir:
- Sınırlı veya uygunsuz sosyal etkileşimler “robot” gibi veya tekrarlayan konuşma
-Sözsüz iletişim (jestler, yüz ifadesi, vb) zorlukları
- Diğerlerinden daha çok kendini tartışmak eğilimi
-Sosyal / duygusal sorunları ya da mecazi ifadeleri anlamada yetersizlik
-Göz teması veya karşılıklı konuşma eksikliği
-Belirli, genellikle sıra dışı, konularda konuşma takıntısı
-Tek taraflı konuşmalar Garip hareketleri ve / veya davranışlar
Asperger Sendromu Nasıl teşhis edilir?
Bir çocuk veya yetişkin okulda, işyeri veya kişisel yaşamlarında ciddi zorluklara sahiptir ve genelde Asperger sendromu sıklıkla tanı konmamış olarak yaşamına devam eder. Nitekim birçok yetişkin anksiyete ya da depresyon gibi ilgili sorunlar için yardım ararken Asperger sendromu tanısı alabilir. Teşhiste öncelik sosyal etkileşimlerdeki zorlukları dikkate alma yönündedir.
Asperger sendromu olan çocuklar normal veya hatta istisnai dil gelişimini gösterme eğilimindedir. Ancak, birçok tür akranlarıyla etkileşiminde veya sosyal ortamlarda duruma uygun olmayan konuşmaları veya dil becerilerini beceriksizce kullanma eğilimindedirler. Genellikle Asperger sendromu belirtileri dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi diğer davranışsal sorunlar ile karıştırılır. Diğer bir yaygın belirti başka bir kişinin eylemleri, sözleri ve davranışları arkasındaki niyeti anlamakta yetersizliklerinin olmasıdır. Yani Asperger sendromlu çocuklar ve yetişkinler mizah ve benzeri şeyleri kaçırabilirler. Benzer şekilde bir gülümseme, kaş çatma gibi hareketleri ya da “buraya gel” gibi “evrensel” sözsüz davranışları anlamayabilirler. Bu nedenlerden dolayı, asperger sendromu olan bireyler için sosyal etkileşimler kafa karıştırıcı ve yorucu görünebilir. Başka bir kişinin bakış açısından görmek (empati) zorluklar başkalarının eylemlerini tahmin etmek veya anlamak son derece zor olabilir. Örneğin, Asperger sendromu olan biri bir müzeye veya bebeğin uyuduğu bir odaya girerken çok yüksek sesle konuşabilir çünkü ne zaman alçak sesle konuşması gerektiğini anlamayabilir.
Asperger sendromlu kişilerin garip bir konuşması vardır. Bu monoton veya alışılmadık bir tonlama ile konuşma, aşırı yüksek sesle konuşma şeklinde olabilir. ASD liler uygunsuz zamanlarda kolayca ağlamaya veya gülmeye başlayabilir. Evrensel diğer bir ortak özellikleri, motor becerilerde bir acemilik veya gecikme olmasıdır. Özellikle akranlarıyla oyunlarında zorluklar olabilir.
RETT SENDROMU NEDİR?
Rett Sendromu, dünyada çeşitli ırklarda ve etnik gruplarda, özellikle kız çocuklarında görülen nörolojik bir rahatsızlıktır. Bu sendromun erkeklerde de görülebilir. Fakat erkek ceninlerde bu durum genellikle, annenin düşük yapması, doğum anında ölüm veya anne karnında erken ölüm gibi durumlarla sonuçlanmaktadır. RS, ilk defa 1983 yılında yayınlanan raporla, bir hastalık olarak dünya çapında tanınmıştır.
Görülen Özellikleri ve Terapiler
Rett Sendromu’nun, otizm, beyin felci veya spesifik olmayan gelişme bozukluklarında olduğu gibi teşhisi çok zordur. Artık çoğu araştırmacı RS’in, önceden bilindiği gibi ilerleyen, dejenerasyon yapan bir hastalık değil, gelişimsel bir rahatsızlık olduğu görüşünde hemfikirlerdir. Ekim 1999’da yapılan bir keşifle, X kromozomu (Xq28) üzerinde oluşan bir genetik mutasyonun (MECP2) RettSendromu’na sebebiyet verdiği açığa çıkmıştır. RS’in tipik ve tipik olmayan durumlarının %75’i bu mutasyonda bulunmuştur. Devam eden araştırmalar, RS’e sebep olan ve hala tanımlanamamış diğer genetik faktörler üzerine odaklanmış durumdadır. Araştırmacılar; MECP2’deki bireysel mutasyonun, RS’in şiddeti ile tam olarak bir bağlantısı olamayacağını, fakat her bir harekete geçmiş türde X kromozomunun, çocuğu etkilediği görüşünde birleşiyorlar. Dünyada, çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalara göre; her 23 binde 1doğumdan, 10 binde 1 doğuma kadar ulaşan oranlarda RS’li kız çocuğu doğmaktadır.
Tipik özellikleri arasında, bağımsız olarak oturmaları ve beklenildiği gibi parmaklarını kemirmeleri de sayılabilir. Ayrıca çoğu emeklemez, fakat çömelebilir veya ellerini kullanmadan kolları üzerinde emekler. Bazı çocuklar konuşma kabiliyetlerini yitirmeden önce tek tek kelimeler kullanmaya ve kelime kombinasyonları yapmaya başlayabilirler. Diğer çocuklar yürümede gecikirlerken veya bağımsız yürüyemezken, birçoğu normal yaşı çerçevesinde, bağımsız yürümeye başlayabilir. Bazıları bütün hayatları boyunca yürüyebilirlerken, bazıları da yürümeye başladıktan daha sonra bu becerilerini kaybederler. Bir kısmı ise çocukluğunun ilerleyen zamanlarına veya yetişkinlik dönemine kadar yürüyemez. Nöbetlerin, çok sayıda RS’li hasta tarafından yaşandığı rapor edilmektedir, fakat doğru klinik nöbetlerin oluş derecesinin, bu kadar fazla olacağı tahmin edilmemektedir.
Nöbetler, hiç bir zaman görülmeyebilir veya kademe kademe çok şiddetli hale gelebilir. Fakat yetişkinliğin ilerleyen zamanlarında bu yoğunluk gitgide azalır. Çok yaygın olan RS motor davranışlarını nöbet olarak değerlendirmekyanlıştır. Nöbet olarak değerlendirilen birçok vaka, aslında nöbet değildir. Gerçek nöbetler, alışılagelmişin dışında olabilmekte ve uyku esnasında meydana gelebilmektedir. Soluk almada bazı anormallikler olabilir fakat yaşla birlikte bu anormallikler azalmaya başlar. Skolyoz RS’in göze çarpan önemli özellikleri arasındadır. Çok sayıda RS’li hastada görülür ve 8-14 yaşları arasında, hızlı bir ilerleme kaydedebilmektedir. Bu hafif bir S olabilirken, kademe kademe sert bir S haline de gelebilir. Skolyozun kötüye gitme olasılığı, erken yaşta kas zayıflaması veya kaslarında anormallik (distoni) oluşmuş ve yürüyemeyen hastalarda daha fazla görülmektedir. Bazılarında cerrahi müdahaleye gereksinim duyulabilmektedir. Bu konuda tavsiye edilen, kilo aldırma uygulamaları ve sık sık değerlendirme yapmaktır. Kemik kırılması RS’te diğer motor bozukluklarından daha sık görülmektedir. Kemik kırılma vakaları, bünyeye yeterli miktarda kalsiyum girişi olmasına rağmen, kemiklerin düşük seviyede mineral içermesinden ve kemik yoğunluğunun azalmasından dolayı ortaya çıkmaktadır. Böyle durumlarda, kilo aldırma ve yüksek dereceli kalsiyum diyeti uygulanmalıdır.
RS’te büyüme genellikle yavaştır, birçok RS’li bayan yaşına göre oldukça küçük görünmektedir. Yapılan çalışmalar, doymak bilmez bir iştahları varmış gibi görülmelerine rağmen birçoğunun orta dereceden üst sınıra kadar değişebilen oranlarda yetersiz beslenme problemi ile karşı karşıya olduklarını göstermektedir. Buna; yutma zorluğu, yetersiz besin girişi, enerjinin dengesiz harcanması veya vücudun besleyici gıdalardan yeteri kadar yararlanamaması gibi problemler neden olmaktadır. Bu gibi durumlarda, kilo almasına ve boyunun uzamasına yardımcı olacak, dikkatini ve etkileşimini geliştirecek tamamlayıcı bir beslenme programıuygulanmalıdır. Ajitasyonun, iletişim kurma kabiliyetinin üzerinde yarattığı hayal kırıklığı sonucu oluştuğu düşünülmektedir. Bu durumda, davranışlarının ve aktivitelerinin listelendiği ayrıntılı bir günlük tutmak, hastanın girişimlerini belirlemede ve onu ajitasyona iten faktörlerin giderilmesini sağlamada yardımcı olacaktır. Ajitasyonla baş edebilmek için davranış tedavisinden yararlanmak gerekir. Bütün bu zorluklara rağmen, RS’li bir hasta orta yaşlarına, hatta daha ileri yaşlara kadar öğrenmeye devam edebilir, ailesi ve arkadaşlarıyla iyi vakit geçirebilir. Bütün duygular hakkında tecrübe sahibidirler ve evde veya topluluk arasında, sosyal, eğitim veya eğlence amaçlı aktivitelere katıldıklarında, hoş ve çekici kişiliklerini gösterirler.
Tanı Kriterleri:
Diğer özürlü koşulları hariç tuttuktan sonra Rett Sendromu’nun tanınabilmesi için gerekenler:
-6 ila 18 aya kadar normal gelişimin gözlemlendiği süre,
- Normal kafa çeperi ile doğumu müteakip kafa büyüme oranında yavaşlama (3 ay – 4 yaş),
- Şiddetle bozulan, lisanı anlamlı kullanabilme ve anlamlı el becerilerinin yitirilmesi, zekada güçlük,
- Uyanıkken sabit bir şekilde; el yıkama, el bükme, el çırpma, eli ağıza götürme gibi el hareketlerden birinin veya birkaçının sürekli tekrar edilmesi,
- Gövdenin sallanması, özellikle sinirli/üzgün veya telaşlı zamanlarında mafsallı uzuvların da sallanması,
-Yürüyebiliyorsa, her an düşecek gibi, geniş adımlarla, bacakları kırmadan, parmak ucu yürüyüşü.
Destekleyici Kriterler :
Semptomlar tanı için gerekli olmayabilir fakat görülebilmelidirler. Bu özellikler gençlikte net olarak gözlemlenemeyebilir ama yaş ilerledikçe görülebilir hale gelebilecektir.
- Nefes tutma veya nefes almama, çok fazla nefes alma ve karında şişkinliğe sebep olacak şekilde hava yutma gibi solunum fonksiyon bozuklukları,
- EEG anormalliği – normal elektrik düzeninin yavaşlaması, epileptiform görüntüsü ve normal uyuma karakteristiğinin kaybı,
- Nöbet,
- Kas sertleşmesi/spastisite/yaşın ilerlemesiyle birlikte mafsallarda kasılma,
- Skolyoz (bel kemiğinin S şeklini alması),
- Diş gıcırdatma (bruxism),
- Küçük ayaklar, Büyümede gecikme,
- Vücut kilosunda ve kaslarda azalma (fakat bazı yetişkinler obeziteye eğilimlidir),
- Anormal uyuma hali ve alınganlık/öfkeli hal yada telaş,
- Çiğneme ve/veya yutma zorluğu,
- El ve ayaklarda; zayıf sirkülasyon, soğukluk ve mavimsi kırmızı renk,
- Yaş ilerledikçe mobilitede azalma,
- Peklik.
Tüm RS’lilerde bu semptomlar görülmeyebileceği gibi bireysel olarak çok daha değişik şiddette semptomlar olabilir. Bir pediatrik nörolog inceleme yapmalı ve klinik teşhisi onaylamalıdır. Rett sendromu ve otizm arasındaki fark nedir? MECP2 gen mutasyonu en sık kız çocuklarında bulunur ama otizm daha çok erkek çocuklarında rastlanır. Her iki sendromda da, konuşma ve duygusal temas becerilerinde bozulmalar görülür. Ancak, RS li kadınlarda baş büyüme hızının yavaşlaması, amaçlı el becerilerinin kaybı, hareketlilik, düzensiz solunum paternlerini de içerir ve bu açıdan otizmde görülen belirtiler ile uymamaktadır. El çırparak otizmde de sık görülürken, RS de görülen ortak amaçsız el hareketleri otizmde görülmez. RS li kızlar hemen hemen her zaman insanları nesneye tercih eder, fakat tersi otizm görülür. RS ile kızlar genellikle erken yaşta otizm benzeri özelliklere sahip olsa da, bu otistik özellikler zamanla kaybolur.
Rett sendromu aşamaları nelerdir?
Evre I
Erken başlangıçlı Evre
Yaş: 6 ay 1,5
Süre: Aylar
Evre II
Hızlı tahribatlı aşama
Yaş: 1 ila 4 yıl
Süre: Ay Hafta
Evre III
Plato aşaması
Yaş: Okul öncesinden yetişkinliğe
Evre IV
Geç Motor Bozulma Aşaması
Yaş: 5-25+
Süre: on yıllar
Çocukluğun dezintigratif bozukluğu:
Çocukluğun dezintegratif bozukluğu (ÇDB), ya da Heller sendromu, dezintegratif psikoz adlarıyla da anılır.3 yaşından sonraçocukların dil, sosyal işlev, ve motor becerilerinin gelişiminde gecikmeler olarak görülen ve ender rastlanan bir durumdur. Araştırmacılar bu durumun nelerden kaynaklandığını henüz bulamamıştır.
ÇDB, otizm ile bazı benzerlikler gösterir ancak becerilerde gerileme görülmeden önce oldukça normal bir gelişme gözlemlenmektedir. Hastalık belirgin olmaya başladığında birçok çocuğun gelişimi biraz geride kalmıştır ancak küçük çocuklarda bu gerilik her zaman belirgin değildir.
Gerilemenin ortaya çıktığı yaş değişiklik gösterir ve bu gerilemenin tanımına göre iki ile on yaş arasında görülebilir. Gerileme çok ani olabilir ve hatta çocuklar ebeveynlerini şaşırtacak şekilde bu konudaki kaygılarını dile getirebilir. Bazı çocuklar halüsinasyon gördüklerini söyler ya da gördükleri zannedilebilir ama en belirgin belirti kazanılan becerilerin kaybıdır. Bu birçok yazar tarafından hem çocuğun hem de ailenin geleceğini etkileyen çok kötü bir durum olarak belirtilmiştir. Tüm yaygın gelişimsel bozukluklarda olduğu gibi ÇDB için doğru tedavinin ne olduğu konusunda tartışmalar bulunmaktadır. Sendrom ilk olarak Avusturyalı eğitimci Theodore Heller tarafından 1908’de tanımlanmıştır. Heller sendromu anlatmak için dementiainfantilis terimini kullanmıştır
Belirtiler: Çocukluğun dezintegratif bozukluğundan etkilenen bir çocuk genellikle iki yaşına kadar normal bir gelişim gösterir ve akranlarına uygun sözel ya da sözel olmayan iletişim becerileri, sosyal ilişkiler, motor becerileri kazanır. Ancak iki yaşından on yaşına kadar kazanılan beceriler aşağıdaki altı işlevsel alandan en az ikisinde tamamen kaybedilir:
- Dil becerileri
- Alıcı dil becerileri
- Sosyal beceriler ve kendine bakabilme becerileri
- Tuvaletini tutabilme
- Oyun becerileri
- Motor beceriler
Aşağıdaki alanların en az ikisinde de normal işlev eksikliği ya da bozukluklar görülür:
- Sosyal etkileşim
- İletişim
- Yineleyici davranış ve ilgi modelleri
Nedenleri: Çocukluğun dezintegratif bozukluğunun tam nedenleri hâlâ bilinememektedir. Bazen ÇDB aniden günler ya da haftalar süren kısa bir zaman içinde ortaya çıkar bazen de çok uzun bir dönem sonunda görülür. Bir araştırma ÇDB tanısı konmuş çocukların incelenmesi sonucunda herhangi bir nedenin tam olarak bulunamadığı ancak ÇDB olan çocuklarda epilepsinin daha sık görüldüğünü ama bir bağlantısı olup olmadığının bilinmediğini belirtir. ÇDB özellikle aşağıdaki durumlarla da bağlantı görülmüştür:
Lipid depolama hastalıkları: Özellikle bu durumda beyinde ve sinir sisteminde aşırı yağ (lipid) nedeniyle toksik bir birikme oluşur.
Subakutsklerozanpanensefalit: Bir çeşit kızamık virüsü nedeniyle beynin kronik enfeksiyonu subakutsklerozanpanensefalite yol açar. Bu durum beyin yangısına ve sinir hücrelerinin ölümüne neden olur.
Tüberoz skleroz (TSK): TSK genetik bir bozukluktur. Bu rahatsızlık da beyinde, böbreklerde, kalpte, gözlerde, akciğerlerde ve deride yumrular oluşur. Bu durumda beyinde iyi huylu yumrular görülür.
Tedavisi: ÇDB’nin kalıcı bir çaresi yoktur, dil, sosyal etkileşim ile kendine bakma becerilerinin kaybı oldukça ciddidir. Etkilenen çocuklar bazı alanlarda kalıcı bozukluklarla karşılaşır ve uzun süreli bakıma gereksinim duyar. ÇDB’nin tedavisi hem terapi hem de ilaçları içerir.
Davranış terapisi: Amacı çocuklara yeniden dil, kendine bakma ve sosyal beceriler kazandırmaktır.
İlaçlar: ÇDB’yi doğrudan tedavi edebilecek ilaçlar yoktur. Saldırgan duruş ve yineleyici davranış modelleri gibi ağır davranış sorunları için antipsikotik ilaçlar kullanılır. Nöbetleri kontrol altına almak için ise antikonvulsan ilaçlar kullanılır.
Daha fazla ayrıntı için TIKLAYINIZ...
Dil ve Konuşma Güçlüğü, bireyin, sözel, sözel olmayan veya grafik sembol-işaret sistemlerini kullanarak iletişim kurma (alma, gönderme, işlemleme, kavrama-anlama) yetisindeki kişisel, sosyal, eğitim ve iş hayatını etkileyen durumdur. Bu durumlarda işitme, dil ve konuşma süreçleri hafif düzeyden çok ağır düzeye yayılan gelişimsel ya da edinilmiş (sonradan ortaya çıkan) olarak etkilenebilir. Tıbbi nedene dayalı olabileceği gibi belirli bir nedene bağlı olmayabilir ve/veya çeşitli engel gruplarına ikincil olarak eşlik edebilir.
Dil ve Konuşma Güçlükleri ana hatlarıyla 5 (beş) alt grupta modüler olarak toplanmıştır:
1. Sesletim (artikülasyon) ve Ses Bilgisi (fonoloji) Bozuklukları
Konuşma seslerinin ve dile ait ses birimlerin beklenenden farklı olarak sesletimi; ve ana dilin ses sistemi ve ses birleşimlerini düzenleyen kuralları anlama ve kullanmada güçlüktür. Konuşma sesinin özelliklerinde çarpıtılmalar, bir ses yerine başka ses kullanma, ses düşürme, ekleme, arka sesleri öne getirme ya da sürtünmeli sesleri durak sesi olarak çıkarma gibi eksikler görülebilir.
2. Akıcı Konuşma Bozuklukları
Konuşmada beklenenden farklı hız, ritim gözlenmesi, ses, hece, sözcük ya da sözcük öbeği tekrarları, uzatmalar veya bloklar biçiminde konuşma akışının kesintiye uğramasıdır. Aşırı gerginlik, çabalama davranışları ve ikincil davranışlar da eşlik edebilir.
3. Ses Bozuklukları
Bireyin yaşına ve cinsiyetine uygun olmayan ses üretimi ve/veya ses kalitesinin, perde (ton), şiddet, rezonans ve/veya süre gibi özelliklerinde ortaya çıkan durumlardır.
4. Gelişimsel Dil Bozuklukları
Konuşma, yazı ve/veya diğer sembol sistemlerinin alıcı (algılanması-anlaşılması) ve/veya ifade edici (kullanılması) boyutlarında dilin biçim bilgisi (morfoloji), söz dizimi (sentaks), anlam bilgisi (semantik), edim bilgisi/kullanım bilgisi (pragmatik) alt sistemlerini kapsayan durumlardır. Doğuştan veya bebeklik/çocukluk çağında ortaya çıkan gelişimsel nitelik taşır.
5. Edinilmiş Dil Bozuklukları
Dil kazanıldıktan sonra çoğunlukla ergenlik döneminde ya da yetişkin yaşlarda herhangi bir nedenle dil ve konuşmanın kaybı biçiminde görülür. Bu bağlamda konuşma, yazı ve/veya diğer sembol sistemlerinin alıcı (algılanması-anlaşılması) ve/veya ifade edici (kullanılması) boyutlarında dilin biçim bilgisi (morfoloji), söz dizimi (sentaks), anlam bilgisi (semantik), edim bilgisi/kullanım bilgisi (pragmatik) alt sistemlerini kapsayan durumlardır.
Dil ve Konuşma Güçlüğü Destek Eğitim Programı ile bireyleri:
1-Günlük iletişimde alternatif ve destekleyici iletişim yöntemlerini kullanmaları,
2-Sesletim (artikülasyon) ve ses bilgisel farkındalık (fonolojik) becerilerini geliştirmeleri,
3-Sesini kalite, perde, şiddet, rezonans, ve/veya süre gibi özellikler yönünde yaşına ve cinsiyetine uygun olarak kullanmaları,
4-Alıcı ve ifade edici dil becerilerini geliştirmeleri,
5-Okuma-yazma becerilerini geliştirmeleri,
6-Günlük iletişimde konuşma hızını ve ritmini işlevsel ve akıcı bir şekilde kullanmaları beklenmektedir.
Daha fazla ayrıntı için TIKLAYINIZ...